Atıktan Sanata

Tabii kaynakların bilinçsizce kullanılması ve tüketilmesi çevre kirliliğinin hızla artmasına, kuraklık ve iklim değişikliğine neden olmaktadır. Tarih boyunca çevre kirliliğinin önlenmesi ve hayvanların korunmasına yönelik çalışmalar içinde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Çınar ağacının dalının kesilmemesi için, köşkün kaydırılması” etkileyici bir örnektir. Ulusumuzu pek çok konuda olduğu gibi, sanatı kavrayış konusunda da yönlendiren kişi Atatürk’tür. 1923 yılında Ankara Halkevi’nde ressamlarla yaptığı bir söyleşide Atatürk, şöyle demektedir: “Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.” Sanatçıların doğru yönlendirilmeleri toplumların kültür ve medeniyet seviyelerini yükseltecektir. Günümüz çevrecilik anlayışında her atık çöp değildir ifadesine dayanarak çevreye duyarlı sanatçılar tarafından, kullanım dışı kalan, dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ve yaratıcı süreçler sonucunda sanat yapıtlarına dönüşmesi atıktan sanat kavramını özetleyebilir. Sanayi Devrimi sonrası tüketime yönlendirilen insan, ihtiyacından daha fazlasına sahip olmaya başlar. Bu durumla birlikte hakim olmaya başlayan "kullan-at" fikri, bir çok değeri de çöpe atmamıza neden olan bir süreci başlatır. Bu süreçte harekete geçen çevresel duyarlılığına sahip sanatçılar sıradan olanı hatta gözden çıkarılmışı başka bir şeye, sanat yapıtına dönüştürdüler.