- Eklemek veya çıkarmak istediğiniz kriterleriniz için 'Dahil' / 'Hariç' seçeneğini kullanabilirsiniz. Sorgu satırları birbirine 'VE' bağlacı ile bağlıdır. - İptal tuşuna basarak normal aramaya dönebilirsiniz.
Glanzmann thrombasthenia (GT) is an autosomal recessive disease associated with platelet aggregation dysfunction with normal platelet count, causing bleeding diathesis. GT is characterized by decreased levels or decreased function of the glycoprotein IIb-IIIa (GPIIb-IIIa) complex and therefore results in an increased tendency to bleeding as the aggregation phase of primary hemostasis cannot be sufficiently formed. Factor V Leiden mutation is a genetic mutation predisposing to thrombophilia. We present this case in which Factor V Leiden mutation and Glanzmann thrombasthenia with hematoma in the ...Daha fazlası
TÜRKMEN, Kültigin | EROĞLU, Canan | ÇALIŞKAN SAK, Kaniye Zeynep | BALOĞLU, İsmail | KURAR, Ercan | KUTLU, Selim
Objective: The aim of this study was to determine serum asprosine levels in stage 3 and 4 chronic kidney disease (CKD) patients and healthy individuals and to investigate the relationship between this parameter and cardiovascular risk factors. Materials-Methods: In our investigation, serum and plasma samples from blood taken for standard laboratory testing were employed. In all, 91 people were involved in our investigation. Thirtyseven of these were patients with stage 3 CKD, twenty with stage 4 CKD, and 37 were healthy controls. Serum from both healthy and CKD participants was used to perform ...Daha fazlası
AIM: Morphine, has strong analgesic effect as mu opioid receptor agonist. Naloxone is widely used as a general opioid receptorantagonist in many scientific researches. The effect of mu opioidergic effect on endoplasmic reticulum stress (ERS) in thehypothalamus is unknown. The aim of this study was to investigate the possible effects of morphine and naloxone on ERSmarkers in rat hypothalamus. METHODS: In the study, 24 young adult male Wistar albino rats were used. Animals were divided into 4 groups as control groupadministered wehicle for 5 days, morphine group administered 10mg/kg/day morphine ...Daha fazlası
Duyularımız sayesinde hem bedenimizin içindeki hem de bedenimizin dışındaki çevreden haberdar oluruz ve buna göre yaşam fonksiyonlarımızı düzenleriz. İçten veya dıştan elde edilen duyulara ait olan sinyaller olduğu gibi aktarılmaz, sinir sisteminde bir ayıklamaya maruz kalır. Bu sayede sinyaller üst merkezlere gönderilerek duyuya, duyular da kişinin edinmiş olduğu deneyimlerle bütünleşerek algıyı meydana getirmektedir. Vücudun işleyişinde fizyolojik düzenin dışında bir durum olduğu zaman, bunu duyularımız yoluyla hissederiz. Buna en güzel örnek olarak ağrıyı verebiliriz. Dış ortam ve iç ortamı ...Daha fazlası
Kulak işitme sisteminin organı olarak diğer duyu sistemlerine ait olan organlara nazaran daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Kulakta ses dalgaları mekanik enerjiye, mekanik enerji de elektriksel enerjiye dönüşmektedir. Aynı zamanda kulak yalnızca işitmede değil vücudun pozisyonlanmasında ve dengede de önemli bir rol üstlenmektedir. Kulak; sesi toplayan dış kulak, ses basıncının yükseltildiği orta kulak ve hem işitmede hem de dengede görev alan iç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılmaktadır. İç kulakta pozisyon/denge konusunda rol oynayan vestibüler sistem ve işitme sisteminin reseptörlerin içeren v ...Daha fazlası
Objectives: The aim of this study was to investigate YKL-40 in migraine patients during migraine attacks. Methods: In this prospective study, 30 migraine patients with aura (MWA) and 30 migraine patients without aura (MWOA) who presented to the Neurological Outpatient Department of Konya City Hospital during a migraine episode as well as 28 healthy controls were included. According to the manufacturer’s recommendations, serum YKL-40 levels were determined using an ELISA kit (FineTest). Statistical analysis of the data was performed with the IBM SPSS version 20.0 program. Results: The mean gend ...Daha fazlası
Göğüs kafesi ve akciğerler elastik yapıda olup akciğerleri göğüs kafesinin duvarına bağlayan herhangi anatomik bir oluşum bulunmamaktadır. Kompliyans ve elastisite ventilasyon mekaniğinin iki temel özelliğini oluşturmaktadır. Elastisite sayesinde akciğerlere dolan hava pasif bir şekilde dışarı atılabilmektedir. İnspirasyon ise aktif bir olaydır yani birkaç komponentin birleşimi sayesinde gerçekleşir. MSS den gelen uyarılar doğrultusunda diyafram kasılarak aşağı doğru kubbeleşir ve toraks içindeki hacim artarak basınç azaltılmış olur. Dış hava basıncı akciğerlerden fazla olduğu için dış ortamda ...Daha fazlası
Pulmoner arter, sağ ventrikülden çıktıktan sonra yaklaşık 5 cm ilerleyip sağa ve sola olacak şekilde iki pulmoner artere ayrılmaktadır. Pulmoner arter kısa dallanmalar yapan ve duvar kalınlığı aort damarının yaklaşık 1/3’ü kadar olup ince bir yapıdadır. Duvar kalınlıkları ince olmasına rağmen çapları oldukça geniştir. Bu yapı, pulmoner arterlerin genelinde kompliyans sağlamaktadır. Kompliyans oldukça önemli bir terim olup her birim basınç artışına bağlı olarak damarların genişleyebilme kapasitesini anlatmak için kullanılır. Sağ ventrikülün atım hacmine karşı pulmoner arterlerin uyum sağlayabil ...Daha fazlası
Solunum sistemi akciğerler ve solunum yollarından meydana gelmektedir ve birçok fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlar; hücrelerin oksijenlenebilmesi için oksijenin dış çevreden temini ve metabolik aktivite sonucunda ortaya çıkan artıklardan biri olan karbondioksitin ekspirasyonla dışarı atılmasını sağlamak, fonasyon, bağışıklık, hidrojen iyon konsantrasyonunun düzenlenmesi, renin-aniyotensin-aldosteron sisteminde rol alan anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) sentezi ve asit baz dengesi olarak adlandırılabilir. Tüm bu süreçlere bakıldığında, vücudun iç dengesinin korunabilmesi için akciğerlerin ne k ...Daha fazlası
Kan, insan yaşamının korunması, besinlerin, hormonların, gazların ve atıkların vücutta taşınmasında, pH, sıcaklık ve diğer çeşitli iç koşulların homeostatik olarak düzenlenmesinde kritik öneme sahiptir. Kan; plazma ve trombositler, lökositler, eritrositler gibi şekilli elemanlardan oluşur. Plazma toplam kan hacminin yaklaşık %55'ini, şekilli elemanlar ise %45'lik kısımı oluşturmaktadır. Toplam kan hacmi, normal sağlıklı yetişkinlerde toplam insan ağırlığının yaklaşık %7 ila 8'ini oluşturur. Bir yetişkinin kan hacmi (yağsız) vücut kütlesi ile ilişkilidir ve 70 kg ağırlığındaki kadınlarda yaklaş ...Daha fazlası
Lökositler olarak da bilinen beyaz kan hücreleri, kan ve lenfatik sistemde dolaşan bağışıklık hücreleridir. 5 ana türü vardır: Nötrofiller - bakteriyel ve fungal enfeksiyonlara Eozinofiller - parazit enfeksiyonlarına Bazofiller - alerjenlere karşı tepkilerden Monositler - bakteriyel enfeksiyonlara Lenfositler - viral enfeksiyonlara Nötrofiller, eozinofiller ve bazofiller, mikroorganizmaları sindirebilen sitoplazmik granüllere sahip oldukları için granülositlerdir. Lenfositler ve monositler ise sitoplazmalarında granül bulunmadığı için agranülositlerdir.
Kan kaybının önlenmesi hemostaz olarak adlandırılır. Bir damar zedelendiği zaman gelişen kan kaybı 4 farklı ancak birbiriyle ilişkili mekanizma ile önlenmektedir; 1. Damar spazmı 2. Trombosit tıkacının oluşması 3. Kanın pıhtılaşması (koagülasyon) 4. Pıhtı içinde fibröz büyüme
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve cerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.