- Eklemek veya çıkarmak istediğiniz kriterleriniz için 'Dahil' / 'Hariç' seçeneğini kullanabilirsiniz. Sorgu satırları birbirine 'VE' bağlacı ile bağlıdır. - İptal tuşuna basarak normal aramaya dönebilirsiniz.
Endülüs Emevî Devleti’nin sekizinci hükümdarı ve ilk halifesi olan III. Abdurrahman, uzun süren iktidarının sağladığı avantajın yanında sergilediği üstün yönetim becerileri sayesinde İslâm ve Dünya tarihinde başarılı idareciler arasında yer almıştır. İktidarının başlangıcında karşılaştığı zorlukları uzunca uğraşlar sonrası bertaraf etmeyi başaran Endülüs Halifesi, İber Yarımadası’nın kuzeyindeki Hristiyan krallıklara karşı da aynı başarıyı göstermiştir. Lakin devletin gücüne güç katan ve hatta halifelik makamıyla gücünü perçinleyen Abdurrahman en-Nâsır’ın 939 yılında Simancas’ta León Kralı II. ...Daha fazlası
KÜÇÜKDAĞ, Yusuf | ARABACI, Caner | YENİCE, Mahmut Serhat
Öz Konya, Anadolu’nun orta güney kısmında, geniş bir ovanın batısındaki Alaeddin Tepesi üzerinde kurulmuştur. Burada iskân, Frig döneminde (MÖ. VIII-VI. yüzyıllar arası) inşa edilen sur içinde başlamıştır. Malazgirt zaferinden (1071) kısa bir süre sonra Anadolu Selçuklularının eline geçmiş; bu devletin başkenti olmuştur. Sur içi dolunca iskân surun dışına taşmış; I. Alaeddin Keykubat (1220-1237) şehirde oturanların güvenliğini sağlamak için 1221’de dış kaleyi belli bir plan dâhilinde inşa ettirmiştir. Bu bölüm de dolunca kalenin kapıları dışında, değişik zamanlarda kurulan tekkelerin çevresine ...Daha fazlası
Orta Çağ tarihinin en önemli oluşumlarından biri olan, İberya Yarımadası’nda kurulmuş Endülüs Emevî Devleti, yaklaşık üç asır boyunca gerek siyasi gerekse de kültürel anlamda döneminin önde gelen etkin güçlerinden birini teşkil etmiştir. İslam tarihinde olduğu kadar Dünya tarihinde de önemli bir yer kaplayan Endülüs Emevîleri sadece kültürel sahada gösterdikleri başarıları ile değil aynı zamanda idari açıdan da sergiledikleri tutum ile Endülüs Medeniyeti’ni oluşturmaya muvaffak olmuşlardır. Zira Endülüs toplumunun sahip olduğu etnik ve dinî zenginlik üst düzey bir yönetim mekanizması gerektiri ...Daha fazlası
Bu kitapta verilmek istenen ana fikir: önce kendimiz olmaktır. İnancımızla, örf-âdet ve ahlakımızla şahsiyetli olmak, daha sonra dünyaya açık olmaktır. Yani öğrenmeye, gelişmeye ve inkişaf etmeye teşne olabilmektir. Sabitemiz olmak kaydıyla dünyaya açık olmak gerekir. Savrulmadan, istikamet üzere mesafe almayı hedef seçerek ilerlemek bizim inancımızın temelidir. Doğru dil, doğru tarih ve doğru inanç şiarımız olmalıdır.
Öz Hatunsaray’ın Gilisra köyünde Ebu Bekir Şiblî adına Elvan Şeyh b. Said tarafından bina edilen zaviyeyle ilgili malumat sınırlıdır ve bazı belgelerdeki atıflarla varlığından haberdar olduğumuz vakfiyenin aslı arşivlerde tespit edilememiştir. Ancak Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü’nün bağış yoluyla sahaftan temin ettiği Arapça bir belgenin Müdür Bekir Şahin Bey tarafından bizlerle paylaşılmasıyla arşivlerde izine rastlayamadığımız vakfiyeye nihayet ulaşılmıştır. İlgili müdürlüğün Dijitaller Arşivi’ne 13 Mayıs 2019 geliş tarihiyle kaydedilen vakıfname, Gilisra’daki Şeyh Şiblî Zaviyesi’nin v ...Daha fazlası
Abstract Numerous tekkes and zawias were built during the reign of the Danishmends, Karamanids and the Ottomans in the province of Aksaray, which was one of the oldest centers of Turkish-Islamic culture in the Central Anatolia and fifteen of those had survived until the XVIIIth and XIXth centuries that is the case of this research. In this study, it was interrogated that which religious orders’ traditions were followed in tekkes and zawias that were the cores of training, practice, and dissemination of the religion of Islam, and Sufism in the aforementioned timeframe in the province of Aksaray ...Daha fazlası
1940’lı yıllar Türkiye’nin zor dönemlerinden biridir. Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmemiş olsa da toplum, ekonomik ve idarî bakımından ağır şekilde bu savaştan etkilenmiştir. Toplum katmanlarında savaş ve 1930’lu yıllarda uygulamaya konulan devletçilik anlayışının getirdiği sosyoekonomik ve sosyo-kültürel sıkıntılar, bazı arayışları gündeme getirmiştir. Bunlardan biri İstanbul’da bir grup üniversite öğrencisi tarafından kurulmuş bulunan Yalınayaklılar Kulübü’dür. Çalışmamız iki bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde, 1940’lı yıllardaki pahalılık ile ilgili olarak genel bilgi ikinci ...Daha fazlası
Osmanlı Devleti, XIV. yüzyılın başlarından itibaren bulunduğu coğrafyanın mirasına sahip çıkarak yaklaşık altı asır boyunca ayakta kalmıştır. Geniş bir coğrafyaya yayılmış, bünyesindeki pek çok etnik ve dini unsurları uzun yüzyıllar bir arada tutma becerisini göstermiştir. Devletlerin uzun ömürlü olmalarının arkasında askerî başarılar kadar sosyal ve kültürel alanda sağladıkları gelişmeler, tesis ettikleri kurumların ve düzenin zamana ve değişen şartlara göre uyarlanması ile iyi işleyen bir adalet sisteminin varlığı da bir o kadar önemlidir. İşte Osmanlı Devleti de hükmettiği her kademedeki id ...Daha fazlası
Konya’da Mevlâna Dergâhı’nın batı bitişiğinde bulunan Sultan Selim İmareti’nin kitabesi bulunmadığı için inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak Kanuni tarafından 5 Rebiyülevvel 971/23 Ekim 1563 tarihli bir hükümle Şehzade II. Selim’in Konya’da bina ettirdiği imarette yemek çıkarılması için arazi tahsis edilmesine bakılırsa, 1563’te tamamlanmıştır. II. Selim’in Karapınar’daki imareti de 1562’de bitirilmiş; 1563’te faaliyete geçirilmiştir. Şu halde her iki imaretin inşası aynı zamanda başlamış ve birlikte işler hale getirilmiştir. Sultan Selim İmareti’nin mimarı bilinmez iken Karapınar Sultan Selim ...Daha fazlası
Akademik düzeyde hadis öğreniminin yapıldığı medreselere İslam aleminde darülhadis denmiştir. İhtisas medreseleri sınıfına giren darülhadislerin Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’da ilk inşasına XII. yüzyıl sonlarında başlanmış; XIII. yüzyılın ikinci yarısında ikincisi yaptırılmıştır. Bunlar Kadı Hürremşah ve Sahip Ata darülhadisleridir. Osmanlı döneminde Karaman eyaletinin merkezi olan Konya’da yukarıda zikredilen ikisi dışında dört adet daha darülhadis medresesi inşa edilmiştir. Bunlar, yapım tarihlerine göre, Musahib Mustafa Paşa/Şeyh Ahmed Efendi Darülhadis Medresesi (1681), Sara ...Daha fazlası
Çok sayıda Yesevi şeyhi XIII. yüzyılda Orta Asya’dan Anadolu’ya gelip tekke açmış; yerleştikleri bölgelerde bağlı bulundukları Ahmed Yesevi’nin görüşlerini yaymaya başlamışlardır. Bunlardan biri de Hacı Bektaş Veli’dir. O, Anadolu’ya gelince Sulucakarahöyük’e yerleşmiş; burada kurduğu tekkede bir Yesevi şeyhi olarak faaliyet göstermiştir. Ölümünden çok sonra II. Bayezid, Balım Sultan’a Bektaşi tarikatını kurdurmuş, onlarca Bektaşi kökenli mutasavvıf Balkanlar, İstanbul, Anadolu ve Orta Doğu olmak üzere dört ana bölge üzerinden Osmanlı’nın değişik yerlerinde inşa ettikleri tekke ve zaviyelerde ...Daha fazlası
Bektaşilik, birbirine aykırı pek çok ögeyi barındıran, dili Türkçe olan ve senkretik bir öğretidir. XVI. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti tarafından Safevi yayılmacılığının önlenmesi için desteklenmiş; Balım Sultan ile başlayan mücerred derviş teşkilatı varlığını resmen 1925’e kadar sürdürmüştür. Anadolu’daki Rafızî ve Kızılbaş toplulukları Osmanlı yönetimine bağlamak ve bu hareketler üzerinde “yatıştırıcı” rol almak gibi bir hizmet için Bektaşilik teşvik edilmiştir. Anadolu, Rumeli ve Ortadoğu coğrafyasında pek çok tekke ve zaviyesi açılmıştır. Bu çalışmada, arşiv kaynakları ve ilgili litera ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve cerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.