Mimarlıkta Biyofili Olgusu ve Ofis Mekânlarının Biyofilik Tasarlanması

İnsanların doğal çevreyle olan etkileşimi, insan sağlığı ve refahı için oldukça önemlidir. Modern çevreyi meydana getiren tasarım anlayışı; insanların doğal çevreden uzaklaşmasına, stresli ve kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirmesine neden olmuştur. Günümüzde çalışma hayatı, bireylerin yaşamının genellikle büyük bir kısmını kapsamaktadır. Ofisler, modern yaşamın bir gerçeği haline gelen çalışma hayatında önemli bir rol oynamaktadır. İnsanlar, genellikle haftanın büyük bir bölümünü kapalı iş yerlerinde geçirerek, burada mesleki hedeflerine yönelik çalışmalarını sürdürmektedirler. Yoğun insan trafiği yaşanan, doğal çevreden izole edilmiş kapalı alanlar sıklıkla stresli ve rahatsız edici ortam olarak algılanmaktadır. Bu tip alanlarda uzun vakitler geçirmenin insan üzerinde oluşturduğu psikolojik sorunlara bir de iç mekânda havalandırma ve iklimlendirme koşullarının ideal düzeylerde sağlanamaması sonucu oluşan fiziksel sorunlar eklenmektedir. Yapılı çevrede doğanın pozitif etkilerinin sürdürülebilirliği fikrine dayanan biyofilik tasarım yaklaşımı; insan hayatının büyük bir kısmının geçtiği kapalı alanlarda modern yaşamın kaosundan kaynaklanan sorunları minimuma indirgeyerek bireyin yaşam kalitesini artırmayı hedeflemektedir. Çalışmanın amacı, biyofilik tasarım ögeleri kullanılarak doğaya ve insan psikolojisine duyarlı ne tür tasarım stratejileri geliştirilebileceğini, biyofilik tasarım uygulamalarının günümüz ihtiyaçları doğrultusunda ofis mekânlarına ne şekilde aktarılabileceğini araştırmaktır. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ve betimsel analiz yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır. Çalışma kapsamında ise güçlü biyofilik tasarım unsuru barındırdığı öngörülen ofis mekânları araştırılmış, Browning vd. (2014) tarafından belirlenen 14 maddelik biyofilik tasarım ilkelerinin uygulanışı yönünden değerlendirilmiştir. Ofis ve çalışma mekânlarını biyofilik tasarım yaklaşımıyla tasarlamanın, bireyin yaşam kalitesini artırma, iyi olma halinin devamlılığına katkı sağlama aynı zamanda mutlu ve başarılı toplumlar oluşturma noktasında önem taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.