ÖZET AMAÇ; Psikiyatri polikliniğine kendi rızası dışında getirilen gençlerin sosyodemografik özelliklerini, psikiyatrik tanılarını değerlendirmek ve görüşme sonrası iç görü düzeyini incelemektir. YÖNTEM; Araştırmaya KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Psikiyatri polikliniğine Ocak-Ağustos 2018 tarihleri arasında ailenin zorlamasıyla getirilen 16-25 yaş aralığında olan 64 kişi alınmıştır. Mevcut bilgiler hastaların dosyaları geriye doğru incelenerek toplanmıştır. DSM V tanı kriterlerine göre yapılandırılmış muayene formu kullanılmış ve çalışmacı tarafından hazırlanan sosyodemografik form dahilinde bilgiler alınmıştır. BULGULAR; İncelenen 64 hasta dosyasının 18’i psikiyatrik muayeneyi reddedip görüşme tamamlanamadığı için çalışma dışı bırakılmıştır. Tamamlanamayan muayenelerin 10 tanesi erkek, 8 tanesi kadın görüşmeciye aittir. Eksik kalan dosyaların tamamı 16-18 yaş aralığındaki kişilere aittir. Bu grubun %66,6’sı (n=12) lise terk olup herhangi bir işte çalışmamaktadırlar. Çalışmaya dahil edilen 46 dosyanın 30’u erkek 16’sı kadın görüşmeciye aittir. Erkeklerdeki yaş ortalaması 20,61 kadınlardaki 18,57’dur. Erkek danışanlardaki tanı dağılımı %16,6 (n=5) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, %20 (n=6) alkol/madde kullanım bozukluğu, %10 (n=3) majör depresif bozukluk, %10 (n=3) yaygın anksiyete bozukluğu, %13,3 (n=4) sosyal fobi şeklindedir. Danışanların %30’u (n=9) ise herhangi bir tanı almayan öznel rahatsızlık hissi bildirmişlerdir. Kadın danışanlardaki tanı dağılımına ise %12,5 (n=2) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, %12,5 (n=2) majör depresif bozukluk, %12,5 (n=2) yaygın anksiyete bozukluğu şeklindedir. %62,5 (n=10) ise herhangi bir tanı almayan öznel rahatsızlık hissinden bahsetmişlerdir. Erkeklerde yaş ortaması 19,36, kadınlarda yaş ortalaması 18,28. Danışanların tamamı bekardır. %65,2’si (n=30) halen öğrenci iken %15,2’si (n=7) aile destekli bir işte çalışmakta, %16,9’u (n=9) ise işsizdir. Görüşmeye alınan kişilerden %31,25’inde (n=20) farkındalık ve iç görü düzeyi belirginleşmiş düzenli tedaviyi kabul etmişlerdir. SONUÇ; Ergenlik ve genç erişkinlik dönemi dürtüselliğin belirgin olduğu, duygusal farkındalığın daha az olduğu bir dönemdir. Bu dönem kontrolsüzce verilen kararlar yaşamın sonrası açısından risk faktörü oluşturmaktadır. Bu sebeple erken dönemde kazandırılacak farkındalık önemlidir.
Eser Adı (dc.title) | Psikiyatri Poliklinik Muayenesine Zorla Getirilen Gençlerin Değerlendirilmesi |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | HARMANCI, Hatice |
Yayıncı (dc.publisher) | Çizgi Kitabevi Yayınları |
Yayın Türü (dc.type) | Sunum |
Özet (dc.description.abstract) | ÖZET AMAÇ; Psikiyatri polikliniğine kendi rızası dışında getirilen gençlerin sosyodemografik özelliklerini, psikiyatrik tanılarını değerlendirmek ve görüşme sonrası iç görü düzeyini incelemektir. YÖNTEM; Araştırmaya KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Psikiyatri polikliniğine Ocak-Ağustos 2018 tarihleri arasında ailenin zorlamasıyla getirilen 16-25 yaş aralığında olan 64 kişi alınmıştır. Mevcut bilgiler hastaların dosyaları geriye doğru incelenerek toplanmıştır. DSM V tanı kriterlerine göre yapılandırılmış muayene formu kullanılmış ve çalışmacı tarafından hazırlanan sosyodemografik form dahilinde bilgiler alınmıştır. BULGULAR; İncelenen 64 hasta dosyasının 18’i psikiyatrik muayeneyi reddedip görüşme tamamlanamadığı için çalışma dışı bırakılmıştır. Tamamlanamayan muayenelerin 10 tanesi erkek, 8 tanesi kadın görüşmeciye aittir. Eksik kalan dosyaların tamamı 16-18 yaş aralığındaki kişilere aittir. Bu grubun %66,6’sı (n=12) lise terk olup herhangi bir işte çalışmamaktadırlar. Çalışmaya dahil edilen 46 dosyanın 30’u erkek 16’sı kadın görüşmeciye aittir. Erkeklerdeki yaş ortalaması 20,61 kadınlardaki 18,57’dur. Erkek danışanlardaki tanı dağılımı %16,6 (n=5) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, %20 (n=6) alkol/madde kullanım bozukluğu, %10 (n=3) majör depresif bozukluk, %10 (n=3) yaygın anksiyete bozukluğu, %13,3 (n=4) sosyal fobi şeklindedir. Danışanların %30’u (n=9) ise herhangi bir tanı almayan öznel rahatsızlık hissi bildirmişlerdir. Kadın danışanlardaki tanı dağılımına ise %12,5 (n=2) dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, %12,5 (n=2) majör depresif bozukluk, %12,5 (n=2) yaygın anksiyete bozukluğu şeklindedir. %62,5 (n=10) ise herhangi bir tanı almayan öznel rahatsızlık hissinden bahsetmişlerdir. Erkeklerde yaş ortaması 19,36, kadınlarda yaş ortalaması 18,28. Danışanların tamamı bekardır. %65,2’si (n=30) halen öğrenci iken %15,2’si (n=7) aile destekli bir işte çalışmakta, %16,9’u (n=9) ise işsizdir. Görüşmeye alınan kişilerden %31,25’inde (n=20) farkındalık ve iç görü düzeyi belirginleşmiş düzenli tedaviyi kabul etmişlerdir. SONUÇ; Ergenlik ve genç erişkinlik dönemi dürtüselliğin belirgin olduğu, duygusal farkındalığın daha az olduğu bir dönemdir. Bu dönem kontrolsüzce verilen kararlar yaşamın sonrası açısından risk faktörü oluşturmaktadır. Bu sebeple erken dönemde kazandırılacak farkındalık önemlidir. |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2019-07-10T08:23:56Z |
Açık Erişim tarihi (dc.date.available) | 2019-07-10T08:23:56Z |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2018 |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/20.500.12498/1056 |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Ergenlik |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Ruhsal Durum |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Genç Erişkinlik |
ISBN (dc.identifier.isbn) | 978-605-196-219-1 |
Sponsor-Yayıncı (dc.description.sponsorship) | Yok |