Korku Türk Dil Kurumu’nda “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü” olarak tanımlanmaktadır(1).Doğum korkusu ise; doğum başlamadan, başladıktan ve gerçekleştikten sonra yaşanan korku olarak ifade edilmektedir(2).Bu durumda korkunun ortaya çıkması için var olacak tehlike “doğum” olarak görülmekte, eşsiz bir deneyim kadınların zihninde tehlike çanları çaldırmaktadır. Doğum korkusu yaşayan kadınlar arasında sezaryen isteği sık görülmektedir(3,4,6).Bu oran yurt dışında %6-10 olarak bildirilirken, ülkemizde %47,4 olarak belirtilmiştir(3). Yapılan bir çalışmada; gebe kadınların “doğumda sağlık personelinin davranışlarına yönelik endişeler” faktörünün en yüksek puanı aldığını bildirmiştir(6). Araştırma sonucundan da anlaşılacağı üzere doğum olayına karşı gelişen kaygıya, sağlık personelinin davranışlarına duyulan endişe büyük katkı sağlamaktadır. Thomson ve Downe(2008) yaptıkları çalışmada, sağlık bakım deneyimlerinin incelenmesini, “kadınlar güçsüz”, “göz ardı ediliyor”, “dikkatsiz davranılıyor” ve “empati eksikliği yaşıyor “olarak dört kategoride sıralanmıştır(5). Sağlık profesyoneli ve gebeler arasında duygusal temas kurulamadığı görülmektedir. Duygusal temasın gerçekleşebilmesi için sağlık profesyonelleri ve gebeler arasında, uyarılma ve algılama işlevlerine herhangi müdahale olmaması gerekmektedir(7). Bu müdahale doğum ortamındaki parlak ışıklar, doğum masasının odanın ortasında yada kapı, pencereye doğru olması yada litotomi pozisyonu gibi mahremiyeti ihlal eden her türlü uygulama olabileceği gibi, gebeyi doğum eyleminden koparacak, endişeye sevk edecek ve neokorteksi uyaracak her türlü işlem yada kullandığımız dil olabilir. Bu müdahaleler gebelerin duygusal refahında "nosebo" yani hiçbir olumsuzluk olmasa da, kötü söylemlerin gerçekleşeceğine inanarak endişe ve kaygıya yol açabilir. Doğum korkusu; kadının bugünü ve yarınını etkileyen ciddi bir problemdir. Sağlık profesyonelleri de isteyerek veya istemeyerek doğum korkusuna katkıda bulunmakta ve doğum korkusu da hem anneyi hemde yeni doğanı etkileyecek olumsuz durumları beraberinde getirmektedir. Bu olumsuz durumlardan elektif sezeryan ameliyatı önlem alınması gereken konuların başında gelmektedir. Sağlık profesyonelleri olarak doğumun tehlike gibi anılmasını engellemek için üzerimize düşen görevleri hakkıyla yerine getirmeliyiz. İlk olarak da ev tipi doğal doğum klinikleri örnek alınarak doğum ortamlarının iyileştirilmesi, gebelere doğum hakkında gerekli bilgilendirmenin yapılması, doğum sırasında gebelerin ihtiyacı olan mahremiyetin sağlanması, doğum ağrısına “doğum dalgası” demek gibi kullandığımız dilin düzeltilmesi ile başlanmalıdır. Doğum anının büyüsünü bozacak her türlü soru, emir yada olumsuz cümlelerden kaçınmalıyız. Bu yolla olumsuz doğum hikayelerini azaltarak, en azından bizim sorumluluğumuzda olan kısımları engelleyerek, gelecek nesillere güzel doğum hikayeleri bırakabiliriz.
Eser Adı (dc.title) | Kadınları Doğumdan Korkutanlardan Biri de Sağlık Profesyoneli mi? |
Özet (dc.description.abstract) | Korku Türk Dil Kurumu’nda “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü” olarak tanımlanmaktadır(1).Doğum korkusu ise; doğum başlamadan, başladıktan ve gerçekleştikten sonra yaşanan korku olarak ifade edilmektedir(2).Bu durumda korkunun ortaya çıkması için var olacak tehlike “doğum” olarak görülmekte, eşsiz bir deneyim kadınların zihninde tehlike çanları çaldırmaktadır. Doğum korkusu yaşayan kadınlar arasında sezaryen isteği sık görülmektedir(3,4,6).Bu oran yurt dışında %6-10 olarak bildirilirken, ülkemizde %47,4 olarak belirtilmiştir(3). Yapılan bir çalışmada; gebe kadınların “doğumda sağlık personelinin davranışlarına yönelik endişeler” faktörünün en yüksek puanı aldığını bildirmiştir(6). Araştırma sonucundan da anlaşılacağı üzere doğum olayına karşı gelişen kaygıya, sağlık personelinin davranışlarına duyulan endişe büyük katkı sağlamaktadır. Thomson ve Downe(2008) yaptıkları çalışmada, sağlık bakım deneyimlerinin incelenmesini, “kadınlar güçsüz”, “göz ardı ediliyor”, “dikkatsiz davranılıyor” ve “empati eksikliği yaşıyor “olarak dört kategoride sıralanmıştır(5). Sağlık profesyoneli ve gebeler arasında duygusal temas kurulamadığı görülmektedir. Duygusal temasın gerçekleşebilmesi için sağlık profesyonelleri ve gebeler arasında, uyarılma ve algılama işlevlerine herhangi müdahale olmaması gerekmektedir(7). Bu müdahale doğum ortamındaki parlak ışıklar, doğum masasının odanın ortasında yada kapı, pencereye doğru olması yada litotomi pozisyonu gibi mahremiyeti ihlal eden her türlü uygulama olabileceği gibi, gebeyi doğum eyleminden koparacak, endişeye sevk edecek ve neokorteksi uyaracak her türlü işlem yada kullandığımız dil olabilir. Bu müdahaleler gebelerin duygusal refahında "nosebo" yani hiçbir olumsuzluk olmasa da, kötü söylemlerin gerçekleşeceğine inanarak endişe ve kaygıya yol açabilir. Doğum korkusu; kadının bugünü ve yarınını etkileyen ciddi bir problemdir. Sağlık profesyonelleri de isteyerek veya istemeyerek doğum korkusuna katkıda bulunmakta ve doğum korkusu da hem anneyi hemde yeni doğanı etkileyecek olumsuz durumları beraberinde getirmektedir. Bu olumsuz durumlardan elektif sezeryan ameliyatı önlem alınması gereken konuların başında gelmektedir. Sağlık profesyonelleri olarak doğumun tehlike gibi anılmasını engellemek için üzerimize düşen görevleri hakkıyla yerine getirmeliyiz. İlk olarak da ev tipi doğal doğum klinikleri örnek alınarak doğum ortamlarının iyileştirilmesi, gebelere doğum hakkında gerekli bilgilendirmenin yapılması, doğum sırasında gebelerin ihtiyacı olan mahremiyetin sağlanması, doğum ağrısına “doğum dalgası” demek gibi kullandığımız dilin düzeltilmesi ile başlanmalıdır. Doğum anının büyüsünü bozacak her türlü soru, emir yada olumsuz cümlelerden kaçınmalıyız. Bu yolla olumsuz doğum hikayelerini azaltarak, en azından bizim sorumluluğumuzda olan kısımları engelleyerek, gelecek nesillere güzel doğum hikayeleri bırakabiliriz. |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2018 |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2019-07-08T14:07:28Z |
Açık Erişim tarihi (dc.date.available) | 2019-07-08T14:07:28Z |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Doğum |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Sağlık Çalışanları |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Korku |
Yayın Türü (dc.type) | Konferans Bildirisi |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | BAY, Fatma |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | KARAKOÇ, Hediye |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | ONAT, Güliz |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/20.500.12498/716 |