Kadın; erkeği tahrik eden, giyim tarzına dikkat etmek zorunda olan, kurban, ayartan ve ayartılan, tecavüzcüsüyle evlenme şansına erişmiş varlık, seks objesi, ev hanımı, anne gibi pek çok kavramla ve deyişle tanımlanabilmektedir. Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe sözlüğünün, Almanca Duden sözlüğünün ve İngilizce Oxford sözlüğünün “yetişkin dişi insan” şeklinde belirttiği kadına; sözlükteki tanımından uzaklaşarak farklı anlamlar yüklenen başka bir alan da seks işçiliğidir. Cinsellik hizmetinin piyasa koşullarında sunulduğu bir hizmet şekli olarak görülmekten çok, kadına yaşattığı mağduriyet nedeniyle tartışma konusu olan seks işçiliği, kadın üzerinde oluşturduğu değersizleştirmeden dolayı bir cinsel şiddet eylemi olarak ülkemizde tartışılmaktadır. Kadın kimliğinin değersizleştirilmesi, kadının bedeni kanıt gösterilerek etiketlenmesi, kendi hayatını kurgulayabilmesi adına elinde bulunan tek değerli şeyin cinsel yönü olduğu gibi bir fikrin toplum tabanına yaygınlaşmış olması ve gelecek nesillerin de bu anlayışla yetiştirilmesi kadını ötekileştirilmesine yol açmıştır. Toplumda kadın için çizilmiş profilde rollerini yaşayan seks işçilerinin hayattaki mücadelelerinin, erkek ve kadın ilişkisinden doğan çatışmaların toplumsal boyutta kadın üzerinden nasıl kimlik kazandığının sosyal hizmet bakış açısıyla değerlendirilmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, Yönetmenliğini Michael Glawogger’ın yaptığı 2010 Avusturya-Almanya ortak yapımı “Fahişelere Güzelleme/Whores’ Glory” isimli belgesel ile 2016 yılında Aslı Zengin tarafından yazılan “İktidarın Mahremiyeti” isimli kitap nitel veri analiz süreçlerinden biri olan betimsel analiz ile değerlendirilecektir. Seks işçiliği sürecinin açıklanması noktasında; grift yapısı, ötekileşme ve insan haklarına aykırı uygulamalar vb birçok değişken devreye girmekte ve bu değişkenler “insan onuruna yaraşır çevresi içinde birey yaşamı” odağında hareket eden sosyal hizmet bilim ve mesleği ile açıklanıp çözümlenebilmektedir. Bu bağlamda, seks işçisi olarak çalışanların sosyal ve ekonomik haklarının korunması, iş güvenliği içinde temel alanlardan biri olarak değerlendirilmesi gerekliliği, toplumsal olarak da kadına yönelik damgalama ve ötekileştirme doktrinin yok edilmesi ve gelecek nesillere bu şekilde aşılanmamasının sağlanması önem taşımakta; kadının sadece bir insan olarak değer görmesi, isteklerine ve haklarına saygı gösterilmesi, para karşılığı ile basitleştirilmemesi gerekmektedir.
Eser Adı (dc.title) | “Kıyafetlerinden ve Ruhlarından Soyunan Kadınlar”: Kadın ve Sosyal Hizmet |
Yayın Türü (dc.type) | Kitap Bölümü |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | AKARÇAY ULUTAŞ, Demet |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | AKIN ALTINCI, Elmas |
Atıf Dizini (dc.source.database) | Diğer |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kadın ve Sosyal Hizmet |
Yayıncı (dc.publisher) | Gece Kitaplığı |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2019 |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2020-01-10T13:46:30Z |
Açık Erişim tarihi (dc.date.available) | 2020-01-10T13:46:30Z |
Özet (dc.description.abstract) | Kadın; erkeği tahrik eden, giyim tarzına dikkat etmek zorunda olan, kurban, ayartan ve ayartılan, tecavüzcüsüyle evlenme şansına erişmiş varlık, seks objesi, ev hanımı, anne gibi pek çok kavramla ve deyişle tanımlanabilmektedir. Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe sözlüğünün, Almanca Duden sözlüğünün ve İngilizce Oxford sözlüğünün “yetişkin dişi insan” şeklinde belirttiği kadına; sözlükteki tanımından uzaklaşarak farklı anlamlar yüklenen başka bir alan da seks işçiliğidir. Cinsellik hizmetinin piyasa koşullarında sunulduğu bir hizmet şekli olarak görülmekten çok, kadına yaşattığı mağduriyet nedeniyle tartışma konusu olan seks işçiliği, kadın üzerinde oluşturduğu değersizleştirmeden dolayı bir cinsel şiddet eylemi olarak ülkemizde tartışılmaktadır. Kadın kimliğinin değersizleştirilmesi, kadının bedeni kanıt gösterilerek etiketlenmesi, kendi hayatını kurgulayabilmesi adına elinde bulunan tek değerli şeyin cinsel yönü olduğu gibi bir fikrin toplum tabanına yaygınlaşmış olması ve gelecek nesillerin de bu anlayışla yetiştirilmesi kadını ötekileştirilmesine yol açmıştır. Toplumda kadın için çizilmiş profilde rollerini yaşayan seks işçilerinin hayattaki mücadelelerinin, erkek ve kadın ilişkisinden doğan çatışmaların toplumsal boyutta kadın üzerinden nasıl kimlik kazandığının sosyal hizmet bakış açısıyla değerlendirilmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, Yönetmenliğini Michael Glawogger’ın yaptığı 2010 Avusturya-Almanya ortak yapımı “Fahişelere Güzelleme/Whores’ Glory” isimli belgesel ile 2016 yılında Aslı Zengin tarafından yazılan “İktidarın Mahremiyeti” isimli kitap nitel veri analiz süreçlerinden biri olan betimsel analiz ile değerlendirilecektir. Seks işçiliği sürecinin açıklanması noktasında; grift yapısı, ötekileşme ve insan haklarına aykırı uygulamalar vb birçok değişken devreye girmekte ve bu değişkenler “insan onuruna yaraşır çevresi içinde birey yaşamı” odağında hareket eden sosyal hizmet bilim ve mesleği ile açıklanıp çözümlenebilmektedir. Bu bağlamda, seks işçisi olarak çalışanların sosyal ve ekonomik haklarının korunması, iş güvenliği içinde temel alanlardan biri olarak değerlendirilmesi gerekliliği, toplumsal olarak da kadına yönelik damgalama ve ötekileştirme doktrinin yok edilmesi ve gelecek nesillere bu şekilde aşılanmamasının sağlanması önem taşımakta; kadının sadece bir insan olarak değer görmesi, isteklerine ve haklarına saygı gösterilmesi, para karşılığı ile basitleştirilmemesi gerekmektedir. |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | http://hdl.handle.net/20.500.12498/1616 |