Enerji ve iklim politikalarının yönü açısından hem ABD özelinde hem de küresel ölçekte en önemli konulardan birisini kömür konusunda alınacak kararlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda ABD’de Trump yönetiminin son bir yıldaki uygulamalarının, düşüşe geçmiş bulunan kömür sektörünü kısa-orta vadede yeniden canlandırmaya yetip yetmeyeceği konusu–ABD’nin hem dünya siyasetindeki başat konumu hem de kömür üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında– önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel olarak bu soruyu cevaplama amacında olan bu çalışmada öncelikle, tarihsel bir perspektifle, Obama ve Trump dönemleri enerji ve iklim politikaları karşılaştırmalı olarak küresel enerji gelişmeleri ışığında sosyo-ekonomik ve siyasal bağlamda neden-sonuç ilişkileriyle birlikte kaynaklar taranarak analitik bir bakış açısıyla incelenmekte ve ulaşılan bulgu ve sonuçlar üzerinden önümüzdeki yıllara dair sürdürülebilirlik açısından öngörülerde bulunulmaya çalışılmaktadır. Son on yılda ABD’de doğalgazın ve yenilenebilir enerjilerin yükselişine rağmen kömür, enerji güvenliğine olan katkısı ve elektrik arzındaki kritik rolü ile temel enerji kaynağı olarak önemli konumunu kısmen de olsa sürdürmekte ve bu çerçevede özellikle son bir yılda ABD kömür sektöründe bir canlanma gözlenmektedir. Trump’ın enerji politikalarının da desteğiyle kömürde yaşanan bu canlanma belki bir süre daha devam edebilecektir. Öte yandan bu gelişmelerin çağımızın enerji dönüşümünün tarihsel yönünü değiştirmeye yetmeyeceği de ortaya çıkmaktadır. Bir diğer deyişle orta-uzun vadede yenilebilir enerjilerin yükselişi karşısında (ve ABD örneğinde kaya gazının da keskin rekabetiyle) kömürün konumunu koruması bir yana, düşüşünü durdurmasının bile çok zor olacağı tespiti, bu çalışmanın en önemli bulguları arasındadır. Enerjinin geleceğini belirlemede başat aktörün ekonomik ve teknolojik dönüşüm olacağı ve bu açıdan siyasetin tek başına yetersiz kalacağı değerlendirilmektedir.
Eser Adı (dc.title) | ABD Enerji Ve İklim Politikalarının Kömürün Geleceğine Etkisi: Birinci Yılında Trump Döneminin Analizi |
Yayın Türü (dc.type) | Makale |
Yazar/lar (dc.contributor.author) | UYANIK, Sırrı |
Atıf Dizini (dc.source.database) | Diğer |
Konu Başlıkları (dc.subject) | ABD İklim ve Enerji Politikaları |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kömür |
Konu Başlıkları (dc.subject) | Kömür |
Yayıncı (dc.publisher) | Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi |
Yayın Tarihi (dc.date.issued) | 2018 |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2019-07-11T08:43:59Z |
Açık Erişim tarihi (dc.date.available) | 2019-07-11T08:43:59Z |
Özet (dc.description.abstract) | Enerji ve iklim politikalarının yönü açısından hem ABD özelinde hem de küresel ölçekte en önemli konulardan birisini kömür konusunda alınacak kararlar oluşturmaktadır. Bu bağlamda ABD’de Trump yönetiminin son bir yıldaki uygulamalarının, düşüşe geçmiş bulunan kömür sektörünü kısa-orta vadede yeniden canlandırmaya yetip yetmeyeceği konusu–ABD’nin hem dünya siyasetindeki başat konumu hem de kömür üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında– önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel olarak bu soruyu cevaplama amacında olan bu çalışmada öncelikle, tarihsel bir perspektifle, Obama ve Trump dönemleri enerji ve iklim politikaları karşılaştırmalı olarak küresel enerji gelişmeleri ışığında sosyo-ekonomik ve siyasal bağlamda neden-sonuç ilişkileriyle birlikte kaynaklar taranarak analitik bir bakış açısıyla incelenmekte ve ulaşılan bulgu ve sonuçlar üzerinden önümüzdeki yıllara dair sürdürülebilirlik açısından öngörülerde bulunulmaya çalışılmaktadır. Son on yılda ABD’de doğalgazın ve yenilenebilir enerjilerin yükselişine rağmen kömür, enerji güvenliğine olan katkısı ve elektrik arzındaki kritik rolü ile temel enerji kaynağı olarak önemli konumunu kısmen de olsa sürdürmekte ve bu çerçevede özellikle son bir yılda ABD kömür sektöründe bir canlanma gözlenmektedir. Trump’ın enerji politikalarının da desteğiyle kömürde yaşanan bu canlanma belki bir süre daha devam edebilecektir. Öte yandan bu gelişmelerin çağımızın enerji dönüşümünün tarihsel yönünü değiştirmeye yetmeyeceği de ortaya çıkmaktadır. Bir diğer deyişle orta-uzun vadede yenilebilir enerjilerin yükselişi karşısında (ve ABD örneğinde kaya gazının da keskin rekabetiyle) kömürün konumunu koruması bir yana, düşüşünü durdurmasının bile çok zor olacağı tespiti, bu çalışmanın en önemli bulguları arasındadır. Enerjinin geleceğini belirlemede başat aktörün ekonomik ve teknolojik dönüşüm olacağı ve bu açıdan siyasetin tek başına yetersiz kalacağı değerlendirilmektedir. |
Yayın Dili (dc.language.iso) | tr |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/20.500.12498/1291 |